Gebelik, doğum ve doğum sonrası dönem, kadın yaşamında önemli başlangıçları temsil eden en özel süreçlerdendir. Gebeliğin oluşmasını takiben, kadında çok sayıda anatomik, biyomekanik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler, maternal adaptasyon ve fetal büyüme/gelişim için gerekli olmakla birlikte, beraberinde çok sayıda semptomu veya problemi ortaya çıkarabilmektedir. Bazı semptomlar ve problemler ise etkilerini doğum sonrası uzun yıllar boyunca devam ettirebilmektedir. Dolayısıyla, gebelikte açığa çıkan semptomlar bir kadının gebelik sürecinde yaşam kalitesinin tüm boyutlarını, doğumunu ve doğum sonrasını etkileyebilmektedir.
Gebelik, sağlıklı yaşam stili alışkanlıklarının kazanılması ve sürdürülmesi için iyi bir fırsat dönemidir. Fiziksel aktivite düzeyinin önerilen düzeye çıkarılması ve/veya egzersiz alışkanlığının kazanılması en önemli sağlıklı yaşam stili alışkanlıklarından biridir. Fiziksel aktivite, bazal metabolizma seviyesinin üzerinde enerji harcamasına sebep olan ve iskelet kaslarının kasılması ile oluşan herhangi bir vücut hareketi iken, egzersiz; fiziksel uygunluğun bir ya da daha fazla bileşeninin iyileştirilmesini hedefleyen planlı, yapılandırılmış ve tekrarlı vücut hareketlerini içeren bir fiziksel aktivite alt grubudur. Yani her fiziksel aktivite egzersiz olarak adlandırılamaz.
Kadınlar gebelikte, hem kendi hem de bebeklerinin sağlıkları için, yaşam stillerini olumlu yönde değiştirmek için isteklidir. Ancak, gebelik döneminde meydana gelen değişiklikler (örn. yorgunluk, bulantı, çeşitli kas-iskelet sistemi problemleri gibi), gebelikte fiziksel aktivite ve egzersize dair yanlış inanışlar, egzersiz bariyerleri (örn. zaman, yer problemleri, yetersiz eş/aile desteği gibi), sağlık profesyonellerinin fiziksel aktivite ve egzersize dair yeterli bilgi sahibi olmamaları veya endişeleri nedeni ile anne adayını bu konuda yeterince cesaretlendirmemeleri gibi faktörler gebelerin sedanter davranışlarını artırmasına ve dolayısıyla fiziksel aktivite düzeylerini azaltmasına neden olmaktadır.
Gebelikte fiziksel aktivite ve egzersizin, maternal ve fetal sağlık, doğum, neonatal sağlık ve hatta gelecek nesillerin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair kanıt düzeyi giderek artmaktadır. Bunun yanısıra bireye özel planlanmış fiziksel aktivite önerileri ve egzersiz programları gebelikte ortaya çıkabilecek semptomları ve/veya problemleri önleyebilmekte veya kontrol edebilmektedir. Bu konuda literatür kısıtlı olmakla birlikte gebelikte, doğumda veya gebelik sonrasında spesifik semptom/problem veya durumlara yönelik fiziksel aktivite ve egzersiz uygulamalarına yönelik ilgi ve kanıt düzeyi de her geçen gün artmaktadır.
Gebelik ve gebelik sonrası dönem, kadının diğer yaşam periyotlarından farklı biyolojik, psikolojik ve sosyal özellikler içerdiğinden bu dönemlerde fiziksel aktivite/egzersiz danışmanlığı anatomi, biyomekani, fizyoloji, egzersiz fizyolojisi ve hareket bilimine ilave olarak temel obstetri ve jinekoloji bilgisi olan sağlık profesyonelleri tarafından verilmelidir. Gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite/egzersiz programı planlamadan önce kadın fiziksel, psikolojik, sosyal ve egzersizle ilişkili faktörler (örn. egzersiz niyeti, egzersiz bariyerleri vb.) açısından kapsamlı olarak değerlendirilmeli ve takibinde bireye özel programlar oluşturulmalıdır. Bireye özel planlanmayan programlar, gebelikte egzersiz bariyerlerini aşarak egzersiz alışkanlığı kazandırmakta yetersiz kalacak ya da kadın egzersize başlasa bile başta muskuloskeletal yaralanmalar olmak üzere çeşitli problemler ortaya çıkararak belki de kadının yaşamının geri kalan kısmını sedanter geçirmesine neden olacaktır.
Gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite ve egzersiz konusunda gebelere ve başta fizyoterapistler olmak üzere sağlık profesyonellerine yol göstermesi ve anne-bebek sağlığı ve dolayısıyla gelecek nesillerin sağlığına katkıda bulunabilmek amacı ile yazılan bu kitapta, konusunda uzman yazarların deneyimleri, literatür bulguları ve dünyaca bilinen ve kabul gören kuruluşların kılavuz önerileri ile birleştirilmiştir.
Kitabın birinci kısım birinci bölümünde, fiziksel aktivite ve egzersizin tanımlaması yapıldıktan sonra gebe olmayan popülasyonda fiziksel aktivite düzeyi ve egzersiz kapasitesinin değerlendirilmesine değinilmiştir. İkinci bölümde, gebelikte fiziksel aktivite ve egzersiz öncesi değerlendirme kapsamlı bir şekilde anlatıldıktan sonra, üçüncü bölümde gebelikte fiziksel aktivite ve egzersiz eğitimi anlatılmıştır. Kitabın ikinci kısmındaki bölümlerde sırasıyla egzersizin maternal ve fetal etkilerine değinilmiştir. Kitabın üçüncü kısmında gebelikte ve gebelik sonrası dönemde karşılaşılan problemlerde (diastazis rekti abdominis, servikal, torakal, lumbal ve pelvik problemler, üst ekstremite ve alt ekstremite problemleri, vasküler problemler, depresyon, anksiyete ve diğer psikosoyal problemler ve uyku problemleri) fiziksel aktivite ve egzersiz anlatılmıştır. Kitabın dördüncü kısmında, doğum sonrası acil, erken ve geç dönemlerde fiziksel aktivite ve egzersiz, bebek ile fiziksel aktivite ve egzersiz ve emziren annede fiziksel aktivite ve egzersiz konuları ele alınmıştır. Kitabın son kısmında ise gebelikte ve gebelik sonrası dönemde özel egzersiz yaklaşımları (solunum ve gevşeme egzersizleri, klinik pilates egzersizleri ve yoga) anlatılmıştır.
Bizlerin yetişmesinde emeği geçen tüm hocalarımıza, gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite ve egzersiz çalışmalarının başlatılması ve geliştirilmesine katkıda bulunan tüm meslektaşlarımıza, bu kitabın yazılmasında desteklerini esirgemeyen, konusunda uzman tüm hocalarımız/çalışma arkadaşlarımıza ve kitap kapağında gebelikte ve gebelik sonrası dönemde egzersiz fotoğraflarını bizimle paylaşan sevgili Uzm. Fzt. Damlagül AYDIN ÖZCAN ve sevgili oğullarına teşekkürlerimizi sunuyor, kitabın tüm okurlara ışık tutmasını ve faydalı olmasını temenni ediyoruz.
Prof. Dr. Türkan AKBAYRAK
Doç. Dr. Serap ÖZGÜL
Gebelik, doğum ve doğum sonrası dönem, kadın yaşamında önemli başlangıçları temsil eden en özel süreçlerdendir. Gebeliğin oluşmasını takiben, kadında çok sayıda anatomik, biyomekanik, fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimler meydana gelmektedir. Bu değişimler, maternal adaptasyon ve fetal büyüme/gelişim için gerekli olmakla birlikte, beraberinde çok sayıda semptomu veya problemi ortaya çıkarabilmektedir. Bazı semptomlar ve problemler ise etkilerini doğum sonrası uzun yıllar boyunca devam ettirebilmektedir. Dolayısıyla, gebelikte açığa çıkan semptomlar bir kadının gebelik sürecinde yaşam kalitesinin tüm boyutlarını, doğumunu ve doğum sonrasını etkileyebilmektedir.
Gebelik, sağlıklı yaşam stili alışkanlıklarının kazanılması ve sürdürülmesi için iyi bir fırsat dönemidir. Fiziksel aktivite düzeyinin önerilen düzeye çıkarılması ve/veya egzersiz alışkanlığının kazanılması en önemli sağlıklı yaşam stili alışkanlıklarından biridir. Fiziksel aktivite, bazal metabolizma seviyesinin üzerinde enerji harcamasına sebep olan ve iskelet kaslarının kasılması ile oluşan herhangi bir vücut hareketi iken, egzersiz; fiziksel uygunluğun bir ya da daha fazla bileşeninin iyileştirilmesini hedefleyen planlı, yapılandırılmış ve tekrarlı vücut hareketlerini içeren bir fiziksel aktivite alt grubudur. Yani her fiziksel aktivite egzersiz olarak adlandırılamaz.
Kadınlar gebelikte, hem kendi hem de bebeklerinin sağlıkları için, yaşam stillerini olumlu yönde değiştirmek için isteklidir. Ancak, gebelik döneminde meydana gelen değişiklikler (örn. yorgunluk, bulantı, çeşitli kas-iskelet sistemi problemleri gibi), gebelikte fiziksel aktivite ve egzersize dair yanlış inanışlar, egzersiz bariyerleri (örn. zaman, yer problemleri, yetersiz eş/aile desteği gibi), sağlık profesyonellerinin fiziksel aktivite ve egzersize dair yeterli bilgi sahibi olmamaları veya endişeleri nedeni ile anne adayını bu konuda yeterince cesaretlendirmemeleri gibi faktörler gebelerin sedanter davranışlarını artırmasına ve dolayısıyla fiziksel aktivite düzeylerini azaltmasına neden olmaktadır.
Gebelikte fiziksel aktivite ve egzersizin, maternal ve fetal sağlık, doğum, neonatal sağlık ve hatta gelecek nesillerin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğuna dair kanıt düzeyi giderek artmaktadır. Bunun yanısıra bireye özel planlanmış fiziksel aktivite önerileri ve egzersiz programları gebelikte ortaya çıkabilecek semptomları ve/veya problemleri önleyebilmekte veya kontrol edebilmektedir. Bu konuda literatür kısıtlı olmakla birlikte gebelikte, doğumda veya gebelik sonrasında spesifik semptom/problem veya durumlara yönelik fiziksel aktivite ve egzersiz uygulamalarına yönelik ilgi ve kanıt düzeyi de her geçen gün artmaktadır.
Gebelik ve gebelik sonrası dönem, kadının diğer yaşam periyotlarından farklı biyolojik, psikolojik ve sosyal özellikler içerdiğinden bu dönemlerde fiziksel aktivite/egzersiz danışmanlığı anatomi, biyomekani, fizyoloji, egzersiz fizyolojisi ve hareket bilimine ilave olarak temel obstetri ve jinekoloji bilgisi olan sağlık profesyonelleri tarafından verilmelidir. Gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite/egzersiz programı planlamadan önce kadın fiziksel, psikolojik, sosyal ve egzersizle ilişkili faktörler (örn. egzersiz niyeti, egzersiz bariyerleri vb.) açısından kapsamlı olarak değerlendirilmeli ve takibinde bireye özel programlar oluşturulmalıdır. Bireye özel planlanmayan programlar, gebelikte egzersiz bariyerlerini aşarak egzersiz alışkanlığı kazandırmakta yetersiz kalacak ya da kadın egzersize başlasa bile başta muskuloskeletal yaralanmalar olmak üzere çeşitli problemler ortaya çıkararak belki de kadının yaşamının geri kalan kısmını sedanter geçirmesine neden olacaktır.
Gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite ve egzersiz konusunda gebelere ve başta fizyoterapistler olmak üzere sağlık profesyonellerine yol göstermesi ve anne-bebek sağlığı ve dolayısıyla gelecek nesillerin sağlığına katkıda bulunabilmek amacı ile yazılan bu kitapta, konusunda uzman yazarların deneyimleri, literatür bulguları ve dünyaca bilinen ve kabul gören kuruluşların kılavuz önerileri ile birleştirilmiştir.
Kitabın birinci kısım birinci bölümünde, fiziksel aktivite ve egzersizin tanımlaması yapıldıktan sonra gebe olmayan popülasyonda fiziksel aktivite düzeyi ve egzersiz kapasitesinin değerlendirilmesine değinilmiştir. İkinci bölümde, gebelikte fiziksel aktivite ve egzersiz öncesi değerlendirme kapsamlı bir şekilde anlatıldıktan sonra, üçüncü bölümde gebelikte fiziksel aktivite ve egzersiz eğitimi anlatılmıştır. Kitabın ikinci kısmındaki bölümlerde sırasıyla egzersizin maternal ve fetal etkilerine değinilmiştir. Kitabın üçüncü kısmında gebelikte ve gebelik sonrası dönemde karşılaşılan problemlerde (diastazis rekti abdominis, servikal, torakal, lumbal ve pelvik problemler, üst ekstremite ve alt ekstremite problemleri, vasküler problemler, depresyon, anksiyete ve diğer psikosoyal problemler ve uyku problemleri) fiziksel aktivite ve egzersiz anlatılmıştır. Kitabın dördüncü kısmında, doğum sonrası acil, erken ve geç dönemlerde fiziksel aktivite ve egzersiz, bebek ile fiziksel aktivite ve egzersiz ve emziren annede fiziksel aktivite ve egzersiz konuları ele alınmıştır. Kitabın son kısmında ise gebelikte ve gebelik sonrası dönemde özel egzersiz yaklaşımları (solunum ve gevşeme egzersizleri, klinik pilates egzersizleri ve yoga) anlatılmıştır.
Bizlerin yetişmesinde emeği geçen tüm hocalarımıza, gebelikte ve gebelik sonrası dönemde fiziksel aktivite ve egzersiz çalışmalarının başlatılması ve geliştirilmesine katkıda bulunan tüm meslektaşlarımıza, bu kitabın yazılmasında desteklerini esirgemeyen, konusunda uzman tüm hocalarımız/çalışma arkadaşlarımıza ve kitap kapağında gebelikte ve gebelik sonrası dönemde egzersiz fotoğraflarını bizimle paylaşan sevgili Uzm. Fzt. Damlagül AYDIN ÖZCAN ve sevgili oğullarına teşekkürlerimizi sunuyor, kitabın tüm okurlara ışık tutmasını ve faydalı olmasını temenni ediyoruz.
Prof. Dr. Türkan AKBAYRAK
Doç. Dr. Serap ÖZGÜL